Resmi Gazete’de yayınlandı: Yazma ve nadir basma eserlerin tespit ve tescilinde yeni dönem

Türkiye’nin binlerce yıllık kültürel mirası her alanda koruma altında…
Bu kapsamda 1928 tarihli Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce basılmış olan tarihi ve kültürel değeri yüksek kitap, kitapçık ve nadir basma süreli yayınların korunmasına yönelik de yeni bir adım atıldı.
5 EYLÜL YÖNETMELİĞİ İPTAL EDİLDİ
Tepkilere neden olan 5 Eylül 2025 tarihli “Yazma ve Nadir Basma Eserlerin Tespit ve Tescili Hakkında” yönetmelik iptal edildi.
İptal edilen yönetmeliğin 3. maddesinde yer alan denetime tabi tutulacak eserlere “1928 tarihinden önce basılmış olan kitap, kitapçık, nadir basma süreli yayınlar ile başka dilde basılan kitaplar”ın dahil edilmesi ve “gerçek ve tüzel kişilerin ellerinde bulunan 1928 öncesi her türlü basma-yazma kültür eserlerini kurumlardan belgelendirmeleri uygulama zorluğu ve ayrıca kurumlara da ağır bir yük getireceği, hem de piyasada eski kültür eserlerine olan ilgiyi yok etme tehlikesi taşıdığından koleksiyoner, sahaf, müzayede evleri ve antikacılar tarafından eleştirilere yol açmıştı.
ÖZEL VE TÜZEL KİŞİLER KAPSAMDAN ÇIKARTILDI
Bu kapsamda itiraz çevrelerinin yetkili makamlarla yaptığı görüşmeler olumlu netice verdi, gerekçeler kabul edildi ve yönetmelik iptal edildi.
Yayınlanan yeni yönetmelikte itirazlar dikkate alınarak özel ve tüzel kişiler kapsam dışında tutuldu.
Yeni yönetmelikte sadece kamu kütüphaneleriyle ilgili düzenlemeye yer verildi.
1928 öncesi elinde kültür eseri bulunduran ve alım-satımını yapanlara bir yükümlülük getirilmedi.
YENİ YÖNETMELİK YAYINLANDI
İptal edilen yönetmeliğin yerine Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığınca hazırlanan “Yazma ve Nadir Basma Eserlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmelik” Resmi Gazete’de yayınlandı.
TESPİT VE TESCİL KOMİSYONU KURULACAK
Yönetmeliğe göre, kamu kurum ve kuruluşları tarafından Daire Başkanlığı veya taşra teşkilatına teslim edilen eserlerin yazma ya da nadir basma olup olmadığını belirlemek üzere Türkiye Yazma Eserler Kurumu “Eser Tescil Komisyonu” kuracak.
Özel niteliği olan veya nicelik bakımından bütünlük teşkil eden eserler, Daire Başkanlığı tarafından oluşturulacak komisyonca bulundukları mahallerde tescil edilecek.
KOMİSYON ÜYE SAYILARI VE UZMANLIKLARI BELİRLENDİ
Komisyon yazma eser uzmanı ve yazma eser uzman yardımcısı ile kütüphaneci, mütercim ve restoratör kadrolarından olmak üzere en az 3, en fazla 5 kişiden oluşacak. Üyeler arasından bir kişi başkan olarak belirlenecek, gerektiğinde Bakanlıktan ya da üniversitelerden uzmanlar komisyonda görevlendirilebilecek.
Komisyon kararlarını salt çoğunlukla alacak ve ilk toplantıdan itibaren 15 gün içinde karar verecek. İncelenecek eser sayısının fazla olması durumunda bu süre 15 gün daha uzatılabilecek.
KARAR İTİRAZ YOLU AÇIK OLACAK
Komisyon kararlarına, karara katılmayan üye veya eser sahibi kamu kurum ve kuruluşu itiraz edebilecek. İtiraz üzerine Başkanlık 10 gün içinde “Eser Tescil Üst Komisyonu” oluşturacak. Başkanlık, gerekli görmesi halinde itiraz olmasa da üst komisyon kurabilecek.
Tespit ve tescil edilmek üzere getirilen eserler kayıt altına alınacak ve emanete verilecek. Emanete bırakılan eserler bir yıl içinde geri alınmadığı takdirde kütüphanelerde korunabilecek. Bu durumdaki eserler için kurumlara bildirim yapılacak, 30 gün içinde geri alınmayan eserler yazma eser kütüphanelerinde kayıt altına alınabilecek.
İçerik, tarihi ve sanatsal bakımdan istisnai olarak değerlendirilen eserlerin tesciline, teslim tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde karar verilecek. Eser sayısının fazla olması durumunda bu süre 30 gün uzatılabilecek.
DEVREDİLEBİLECEK VE BAĞIŞLANABİLECEK
Kütüphane koleksiyonlarını tamamlayıcı nitelikte olduğu belirlenen eserler, ilgili kurumun tasarrufuyla Başkanlığa tahsis edilebilecek, devredilebilecek veya bağışlanabilecek.
Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı envanterindeki yazma ve nadir basma eserlerle ilgili işlemler, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı ile Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı arasında düzenlenecek protokol kapsamında yürütülecek.
Komisyon üyeleri, tespit ve tescil sürecinde edindikleri bilgileri gizli tutacak, çalışmaları tarafsız şekilde yürütecek.
ESKİ YÖNETMELİĞE TEPKİLER
Koleksiyoner, sahaf, müzayede evleri ve antikacılar başta olmak üzere birçok kesimin tepkisine neden olan eski yönetmelik bu alanda önde gelen isimlerin de eleştiri oklarına hedef olmuştu.
Konuyu Habertürk’teki köşesine taşıyan nadir eserler konusunda hassasiyeti kamuoyunca bilinen tarihçi Murat Bardakçı ‘zulüm yönetmeliği’ başlıklı bir makale kaleme almıştı.
“ZULÜM YÖNETMELİĞİ”
Bardakçı yazısında şu ifadelere yer vermişti:
“Bu yönetmelik yanlış, yanlıştan da öte tehlikelidir. Kitaptan anlamayan birkaç bürokrat üzerlerine düşen vazifeleri yapmamış, Millet Kütüphanesi gibi cumhuriyet tarihimizde ilk defa bizzat bir kitap ve kültür merkezi inşa ettirip faaliyete geçiren Cumhurbaşkanı’nın çabalarına ve İstanbul’daki Rami Kütüphanesi’nin açılması için büyük gayret gösteren Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un gayretlerine gölge düşürerek elâlemin hayratına, yani kitaplarına hakları olmadan göz dikmiş ve kitap ile alâkadar olan herkesi tedirgin edip ürkütmüştür!
Devletin mezata çıkacak veya yurtdışına gidecek olan nadir kitapları kontrol etme hakkı tabii ki vardır, üstelik bu iş görevidir. Fakat bu hak ve görev bakanlık adına hareket eden ama kitaptan bîhaber olan birkaç bürokratın hiç gereği yokken evlerimizdeki kitaplara, yani mülkiyet hakkına tecavüze yeltenmelerine dönüştüğü takdirde, işin çehresi değişir.
“DEVRİMLERDE BİLE YAPILMADI”
Türkiye’de muhafazakar kesim, tek parti döneminde Kur’an okunmasına devletin hoş gözle bakmadığını, hattâ bazı yerlerde izin bile vermediğini yıllardan buyana söyler, Anadolu’da jandarma baskınından korkan halkın elyazması binlerce Kur’an’ı toprağa gömdüğünü yahut duvarlardaki oyuklara sakladığını anlatır ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin 1950 seçimlerini kaybetmesinin asıl sebebi olarak Arapça ezanın yasaklanmasını ve Kur’an konusundaki bu uygulamaları gösterir.
Kadere bakın! Kültür Bakanlığı’nın birkaç bürokratı 2015 Türkiyesinde inkılâp senelerinde bile hatırlara gelmemiş olan çok daha radikal ve devrimci bir karar alıyor, şahısların elinde bulunan elyazmaları ve harf inkılâbından önce yazılıp basılmış onbinlerce, hattâ yüzbinlerce kitap hakkında bildirim mecburiyeti getiriyor ve bunları tek tek kaydetmeye soyunuyor!”